NESİBE



Güzel günlerin hasretini çeken bir yürek, bir akıl, bir beden, bir ruh, bir kadın... 
Nesibe, azmi dağlar aşmış, bir zamanlar her genç kız gibi nazı diyar diyar duyulmuş bir kadın.
İşte o kadının hikayesini sevda yazıyor. Sevdanın gölgesinde yaşıyor benliğini Nesibe. Sevda ki göğe... 
Sevda ki bozkırdaki tek bir ağacın kimsesizliğine, 
sevda ki kendi çaresizliğine. 
Nesibe gelip geçen günlerden bir gün elinde avucunda ne varsa alıyor yanına ve bir yolculuğa çıkıyor. 
Yanında yöresinde ne varsa, o uçsuz bucaksız sadece ona ait olan göğü, o bozkırdaki yalnız ağaç ve çaresizliğini de yüklüyor sırtına yollar, yollardan geçiyor. 
Sevdası yürek burkuyor Nesibe'nin. 
Bu yolculuk bitmeyen bir tını, dinmeyen sızı, bu yolculuk, kaderin cilvesinden bir kesit, cümlelerin içinde bir hece gibi. 
İşte o yolculuk Nesibe'nin dönüm noktası. Nesibe'nin aklından geçen tek şey ise yine kendisi.
Yine kendi biçare hâli. 
Kendinin dahi çözemediği sırlar. 
Kendi sırrından kendi de değil haberdar. Bihaber hem sırrından, hem kendinden Nesibe. Yolculuk, yolun sonsuzluğunda eriyor. 
Ne bir adım atıyor Nesibe ne de bir vasıta vesile oluyor onun yolculuğuna. 
Yolculuk Nesibe'nin kalbinde, aklında, ruhunda. Gelin bu yolculuğu Nesibe ile birlikte yaşayalım, ortak olalım onun hikayesine, sevdasına, biçare hâline. 
Nesibe en zorlu günlerini bu yolculuk sırasında yaşıyor. 
Cebelleşiyor ihtilaflarla. 
Cebelleşiyor kara diye adlandırdığı bahtıyla. Çünkü en derin yol, yine insanın kendi içine. Sözcükleri ardı ardına sıralayamıyor Nesibe, konuşurken. 
Bir gün evet dediğini bir gün hayır diyerek karşılıyor zihni. 
İhtilaf tam da bu noktada gerçekleşiyor. 
Nesibe sevdiği varlıkları, sevdikleri uğruna feda ediyor.
Nesibe'nin feda edişleri ona sunulan güzelliklerle taçlanıyor. 
Nesibe aralıyor perdeyi, adımlıyor çetrefilli sokakların en gizli, en derin kaldırım taşlarında bulunan esrarengiz yolları. 
Dünya ufalanıyor Nesibe'nin ellerinde. Gözlerinde ufuktaki Güneş, parıldıyor. 
Ay, geceleri yâr oluyor Nesibe'ye. 
Nesibe sonsuzluğun sırlarını gecenin koynunda buluyor. 
Nesibe insan, Nesibe kadın, Nesibe kul. 
Nesibe alemde zerrelerden bir zerre. 
Lakin devleşiyor Hak nezdinde. 
Nesibe insan soyundan gelenlerin en şereflisini misafir ediyor yüreğine. 
Nesibe Alemlerin efendisini anıyor an be an zihninde. 
Bu yol Nesibe'nin yolu, güzeller güzeline varıyor. Tüm güzellikleri O'nda buluyor Nesibe. 
Allah-u Teâlâ, Nesibe'yi O'nunla, tanıştırıyor, alemlerin efendisi ile.
Nesibe, okurken, dinlerken, yazarken düşünüyor hep O'nu.
 kötüden iyiyi, çirkinden güzeli devşiriyor araştırdıkça, keşfettikce O'nu.
İstikamet, ruhunun en onulmaz köşesinde ediyor zuhur
Nesibe insan denen varlığı, inceliği onun varlığıyla yeniden tanıyor. 
Ve bir gün Nesibe şunları söylüyor gecelerin, gecesinde
---Biz senin kardeşlerin, ümmetiniz... 
Hasretinin gözlerde tütüldüğü ahir zamanın, günahkar kulları. 
Çağırdığın yolun, engebeli yamaçlarında düşe kalka ilerlemeye çalışan biçare kulları.
Ve sen, alemlerin Rabbinin dünyayı O'nun için yarattım dediği o eşsiz güzelliğin tezahürüsün. Senin, bir damla göz yaşın gönüllere kor diye düşerdi. 
Senin için Uhud'da Bedir'de siper olurdu yolunun divaneleri. 
Seni anlatmaya kelimeler, cümleler hiçbir şey yetmez. 
Alemlere rahmet, gönüllere sultan. 
Gelsen şimdi, yeniden doğsa Ay, Veda tepelerinden. 
Nurunla nurlansak, şefkatinle kucaklansak. Yetimler gülse, mazlumlar zalimlerin karşısına dikilse seninle. 
Baharın gülü olsan, neşelensek seninle. Zemherinin gülü olsan, ısıtsak içimizi. 
Sen gelsen, sofranın o boş tabağı dile gelse, sen, sen, efendim diye.
 Kapı çalınsa şimdi günün son vaktinde. 
Sen ile, şefaatin ile, içimizde gül bahceleri açsa. 
Sen, sen gelsen, 
şereflense alemler, şereflense kâinat...---
Selam olsun sana güzeller güzeli. 
Merhametin, şefkatin, biz dünyaya dalmış ruhları yeniden var eder mi ?
Yok eder mi kibrimizi, taşlaşmış kalbimizi ?
İnsan olmaktan hicap ediyor insan bazen...
Ve sen de bir insanken, buruk yaşıyor 
 Seni tanıyan her bir kalp, her zihin, her ruh
Nesibe insanlığımızın hikayesi!
Nesibe, senin varlığının, varlığımıza nasip oluşunun hikayesi.
Nesibe, soyu temiz demekti...
Biliriz, ümmetiniz, sen temizlerin de temizisin
bizler de sana hürmeten belki bir parça temiziz.
Sana hürmeten ey peygamber...

Yazı: 25/09/2023 ( --- Şiir: 2014 ---)

Fotoğraf: 15/05/2018 - Arife Engin



Yorumlar