“Hiç pula, çok pula, yok pula, var pula….”
Seyyar satıcının yüksek sesle söyledikleriydi bunlar. Beni kendine çekti sözleri ve neler sattığının merakıyla yanına yaklaştım. Bir şeyler satın almak istiyordum fakat aradığım neydi bilmiyordum. Göz gezdirdim ürünlerine. Hakikat, seyyar satıcının ürünlerinde mi yoksa sözlerinde miydi onu düşündüm bir süre. Gözlerimle dokunmak istedim hakikate öncelikle, ardından ellerimle görmek. Kısık sesleri duyar gibi olmak istedim tenimde. Baş döndürücüydü oysa yabancılaşsa da dünyaya. Örselendi ruhum bir bakıma, soluksuz yankılandı, durdu, dinlendi, dinledi hakikate dair ne varsa. Ve sonunda karşılaştığım seyyar satıcı, kundurası yeşil, gözleri ela. Benzi sarıya çalıyor, ceketi oldukça eskimiş, yaşanmışlığı vardı, seslendim…
“ Hey! Mutluluğu kaç pula satarsın ?”
Hiç istifini bozmadan cevap verdi satıcı:
“Irmakların, vadilerin, çıkmaz sokakların, uçsuz bucaksız göğün, mağaraların, kanyonların, denizlerin, okyanusların…
İçine sığdıramazsın onu!
İçine sığdıramazsın dünyanın, evrenin…
Fakat bulabilirsin bir çocuk gülüşünde, bir dost elinde, satır aralarında karşılaştığın yarana denk düşen yarada, hüznün çevrelediği türüne az rastlanılan sevinçler vardır, oralarda da bulabilirsin onu. Bütün mutluluklar orada olduğunu haykırmayabilir ve dahi bütün mutluluklar havalara uçurmayabilir… Mutluluk bulunduğun durumdan hoşnut olma halidir, delicesine eğlenmek değildir sadece. Derken sözünü kestim satıcının.
“Peki ya mutluluk daimi midir ?”
“Mutlu hayat yoktur mutlu anlar vardır demiş bir bilge…”
Dedi satıcı… Düşündüm çokça satıcının söylediklerinin üzerine. Kaç pula alınırdı mutluluk. “Hiç pula, çok pula, yok pula, var pula…. “Dokundum gözlerimle satıcının eskimiş ceketine, ellerine ellerimle baktım, arabasını tutmaktan nasır tutmuş ellerine. Tenimde tüyler diken diken oldu mutluluğu anlatırkenki kendinden emin sesiyle. Tenimle dinledim satıcıyı. Hakikate kapıyı mutlulukla araladım bir seyyar satıcıda, tüm duyumla fark ettim onun varlığını. Hakikat kısım kısım parça parça fakat tek. Yekpare. Bazen mutluluğu anlamakta bazen ise yaşamakta…
“Hiç pula, çok pula, var pula, yok pula” diye bağırmaya devam etti seyyar satıcı ardımdan, hakikati haykırırcasına.
Arife Engin / Aralık, 2024
Yorumlar
Yorum Gönder