HÂl DİLİ


Yazıldığı gibi okunmuyor dünya dilleri. Lakin bir o kadar açık insan halleri... Gelirken iki ekmek al... Diyor, kadın eşine. İki ekmek ne demek diye soruyorum. Bir ekmek ile farkı var iki ekmeğin. Ekmek alındıysa o eve, hele de iki ekmek. O evde bir değil en az iki kişi vardır. Yuvadır o ev. Bebesi, çocuğu vardır o evin belki. Bir ekmek, bir kişiye elbette yeter. 
Ödevim var ne demek mesela ? Kızgınsa çocuk, ödev yüktür. Sevinçliyse, öğretmen sevilmiştir, ödev dahi sevildiyse...O ödev, sanki parkta eğlenmek, bilgisayar oyunu oynamak, Tv'de en sevdiği filmi izlemek gibi gelir çocuğa...Anneee ödevim vaaar benim, sonra çağır demek ayrı. Bugün yine ödevim var of demek apayrıdır elbette.
Bir sen varsın şu alemde bir de ben diyor varsayalım, Mecnun, Leyla'sına... Bir alemde yalnız iki kişi olmak ne demek ? Yazıldığı gibi okunmuyor hiçbir dil. Hiçbir dil, Mecnun'un bir cümle ile ifade ettiğini, Leyla'nın gözünden okuyacak kadar apaçık değil çünkü. Hâl dili diye buna deniliyor galiba. 
 Eller açılıyor Mevlâ'ya. Kelimelerin işte kifayetsiz kaldığı o anda gecenin üçünde, hâller hâller içinde kıvrım kıvrım akarken, Mevla bize bizden de yakınken. Rabbim, diyerek kapanır gözler...Yazıldığı gibi okunmuyor hiçbir dil. Ve haller haller içinde kıvrım kıvrım akıyor...
 Çaresizliğimizi anlatmaya yeter mi bir dil. Bakışlarımızın anlattığı kadar anlatır mı 
"yardım et" cümlesi, çaresizliği... Yahut, neşemizi "mutluyum" sözcüğü ne kadar ifade eder ? Hangi kelime şükrümüzü hâlimizden daha iyi söyler Yaratan'a... Hangi şefkatli cümle, bir tebessüm, omuza konulan bir el kadar etki yaratır bir kalpte.
 Yazıldığı gibi okunmuyor hiçbir dil. Hal dili ise o kadar açık ki. Sussan sen, konuşmazsın, gözlerin konuşur sanki. Sussan, ellerin konuşur. Sussan, dünya susar, bakışların konuşur... 
Hal dili kelâma gelmez. Ve yazıldığı gibi okunmaz hiçbir dil.

05/07/22 




Yorumlar