B O Ş L U K

Bir boşluk yaratılıyor. Alelade olmayan bir boşluk. O boşluğu doldurabilecek bir varlık mıyız evrende yoksa boşluğa bir boşluk daha katacak türden miyiz ? Bir güneş doğuyor. Her sabah. Bir dünya dolanıyor güneşin etrafında. Kaplıyor güneşin ışığı yeri ve göğü. Sıcaklığını ise hissetmeyen yok. Bir dünya dönüyor kendi ekseninde. Saniyeler mi geçiyor dakikalar mı, dünya dönerken ? İlerleyen akrep mi yoksa yelkovan mı ? Zaman, değer katıyor boşluğa. Kim bilir belki insanoğlu.  Yokluyor, varlığımız dünyayı... Var biliyoruz gözümüzün gördüğü her canlıyı. Yok oluş olarak tanımlamıyoruz elbette ölümü. Önemsiyoruz çokça incir çekirdeğini doldurmayacak kadar olan yaşananları. Boşluğun içinde insan olarak varız elbet. Lakin boşluğun anlamı, en çok da o boşluğu doldurabilecek şeylerde saklı. Ve boşluk insanın en çok da içinde. Bu benim diye sarıldığı her varlığın var olmayan cihetinde. Belki eksik olan bazen bir kelime. Kifayetli olanından. Bazen sükut, derinden. Bazen uzunca bir yol. Yolculuğu tükenmeyen, bitmeyen. Boşluk yaratılıyor. Bazen O'nun tarafından, bazen kendi ellerimizle, dillerimizle, davranışlarımızla. Boşluk tek başına iktidarda olan bir kelime. Yokluğu anlamsız kılıyor insanı. Varlığı, bizi kendisine cezbediyor. İnsan boşluğu kimi zaman, duygularıyla, kimi zaman, düşünceleriyle dolduruyor. Boşluk insanla değer kazanıyor. Duygu ve düşüncenin olmadığı her yer her biri bir alem olan insanın evrendeki varlığını yok sayıyor. Evren kocaman bir boşluk. İnsan varlık içinde yok olmayı, yokluk içinde var olmayı öğreniyor bu boşlukta. Gün geçiyor, ay geçiyor, yıllar belki ellerimizde ufalanıyor. İnsan  adeta yürüyor boşluğa. Belki boşluğun üzerinde yürüyor... Lakin hiçbir anlam boşluğu doldurmaya yetmiyor. Ta ki insan soyu boşluğa değer katmayı öğreniyor o vakit güneş de bir başka doğuyor dünya da bir başka dönüyor.

Kasım, 2023 

Yorumlar