Mahzun ve mağlup deniz. Mahzun çünkü kaybediyor her bir damlasını, her vuruşunda kıyıya ve yeryüzüne değen her sıcaklıkta buharlaşarak...Mağlup çünkü her yağmur damlasında, yenik düşüyor çoğalmaya. Tıpkı insan gibi. Doğum ve ölüm gibi. Mahzun ve mağlubuz, dünyaya karşı...Mahzunuz, savaşlar felaketler, afetler, ölümler, acı üzerine acı. Mağlubuz, yenik düştük. Ümitsizliğe, umutsuzluğa, düşünce ayağa kalkamamaya, sevgisizliğe mağlubuz, riyaya mağlubuz, gösterişe mağlubuz, cimriliğe mağlubuz...
Peki bu mücadelenin galibi kim ? Kim bu savaşın kazananı. Meçhul asker! Adı yok. Adına belki nefis denilmiş belki şeytan. Alıkoyuyor her insanı gittiği yoldan, hayat savaşından. Alıkoyuyor verdiği her bir sözden, ağzından çıkan kelimelerin anlamını idrak etmekten.
Ben insan iken, insana yaraşır şekilde hareket etmeliyim, insan onurunu koruyarak, yoksa beşer olarak hayatıma devam ederim, etten ve kemikten ibaret kalarak. Duyduğumda mağlubiyetin sesini hangi el uzanır çaresizliğime veyahut kendimi tek çare görmekten kim kurtarabilir beni...
Hangi kapıda bekler beni sonsuzluğun alâmetleri. Kendime sorduğum her soru beni yine kendime döndürmeli. Mağlup olmak en nihayetinde sükunet vermeli. Sükunet beni, benden alıkoyan cismaniyeti bertaraf etmeli. Mağlubiyetle birlikte ulaştığım her nokta, gördüğüm her detay beni yeniden var etmeli. Yoksa kimin umrunda olur insanın binbir türlü hâli, ruhu ve dahi kalbi. Hakikat varsa yoksa dünyada mı kilitlenmeli. Mağlubiyetten dersler çıkarmalı. İnsan bir adım ilerisini hesap ederken, taktığı çelmeyi, kendi boynundan asmalı. Ancak öyle kucaklayabilir mağlubiyeti, tutabilir sıcacık gelen ellerini. Her savaşın bir kazananı vardır elbet bir de kaybedeni. Hayat savaşında, kaybedenin olduğu bir taraf varsa şayet, kaybeden olmaktan imtina etmeli. Bir bakıma kazanan olarak nefsi var etmemeli. Sarhoşluk verirse kazanmak, sonuna kadar reddetmeli. Mağlubiyetin sesi ancak insan olmaya çağırmalı. İnsan, yaratılışın hakikatini, hata etmenin kadrini ve kıymetini mağlubiyette keşfetmeli. İnsanın adımları, gelişleri, gidişleri varlığın her zerresinde, kainatın dilsiz hâlinde, soluksuz bir evrende var olmalı. Düşe kalka yol alır elbet insan, lakin adımları istikamette kalmalı. Mağlubiyet, bir bakışında anlatmalı, insanın yaşadıklarını ve dünya karşısında beşer olmaktan öteye gitmiş insan, şahsiyetini bütünen, aklıyla, kalbiyle ve ruhuyla tamamlamalı.
16.09.2023
Fotoğraf: Arife Engin / Üsküdar, 2020, Şubat
Yorumlar
Yorum Gönder