21.yy.da İbrahimce Düşünüş

Kusurda kusursuzluk, günlük hayatta çakmak yokken kullanılan kibritte, gömleğin eksik olan düğmesinde, tam tamamlayacakken üzerine içecek dökülen yapbozun son parçasında, paslanmış çengelli iğnede, çivisi çıkan dünyada görülebilirdi. Tüm bu sayılanlardan bihaberdi aklı ve kalbi...
Dünyanın çivisini çıkaranlar kimlerdi peki ? Yalnızca onlar, insanlar... Şüphesiz kendi de bir insandı. Soyuna yabancılaşamazdı. Onlardan biri olmak her ne kadar zoruna gitse de zor olsa da bu gerçeği kabullenmek dünya ile uyumlu bir varlıktı o da beşerdi, kusurluydu şaşardı en nihayetinde.
Şapkasını aldı önüne düşündü gün boyu, akşam üzeri bir fikir çeldi zihnini. Şafağı beklemek istedi. Güneş üzerine doğmasın istedi, şahitlik etmek istedi güneşin yeniden var oluşuna... Aydınlık dünya cazibesini kaybetmişti onun nazarında, zihni adeta kumdan kaleleri yıkarcasına yıkıyordu gündüz yaşananların kendisinde bıraktığı ne varsa. Çünkü onca arayışına rağmen bulamıyordu kusursuzluğu. O bir yanda kusursuzluğa ulaşmayı ister ve dilerken bir yanda güneş emekleyen bir bebek gibi doğdu o gece sanki onu rüyalardan alıkoyduğunu bilircesine. Rüya görmek onun için vazgeçilmezdi her insan gibi lakin kusursuzluğu bulmaya değerdi. Evet, karşımızda tüm ihtişamıyla sarışın bir bebek, Güneş! Kusur neydi, insan nasıl kusursuzluğu yaşardı bütün bu sorular anlamını yitirmişti o anda. Kusursuzluğu Güneş ile özdeşleştirmişti aklı, o doğuşa şahitlik ederken...Kalbi durur mu hiç! "O da batıyor" ama dedi. Güneş batıyor !
Günler geceleri kovaladı, geceler günleri...
Kim bilir belki bir ay geçti güneşin doğuşunu izlemesinin üzerinden... Fakat aklı onu kusursuzluğun güneşte olduğuna inandırmak için kırk takla atıyordu...
Bir ikindi vakti gün batımını seyretmek istedi bu sefer. Öyle hüzünlü geldi ki o anlar ona... Öyle yalnız kaldı ki oracıkta veda ederken güneş dünyaya... Karanlığın en keskin halini o anda hissetti. Hüzün çepeçevre sarmıştı onu, mecâli kalmamıştı düşünmeye, öylesine yoğundu duyguları. Bu sefer güneşi vefasızlıkla suçlamak istedi aklı, ta ki güneşin tekrar doğacağını hatrına getirinceye dek. 
Günler geceleri kovaladı, geceler günleri...
Kusursuzluk üzerine düşündü çokça birileri!
Mükemmel olunabilir miydi güneşin dahi bir kusuru varken, veda ederken her akşam dünyaya...
Kim bilirdi ki kim anlayabilirdi ki kusursuz olan sadece güneşi yaratan.
Yarattıkları ebediyete kadar kusur içinde olacak...
Ve ebediyete kadar insan da hak katında kusurlu sayılacak. 
Yanlış davranışlar, gidilen yanlış yollar, eksik yahut yanlış düşünceler kusurlu olmaya yeter de artar bile. Çünkü insan bu ya kusurlarıyla yer kaplıyor fâni alemde. 

20 Temmuz 04.43



Yorumlar

  1. Başarıların bizleri gururlandırıyor yavrum yine güzel bir şiir devamını bekliyoruz tekrar başarılar dilerim .. Dayın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim dayıcım, sağ olasın 😇🪶

      Sil
  2. Yüreğine emeğine sağlık canım yavrum Allah CC başarıllar nasip etsin yolun izin bahtin açık olsun inşallah baban her daim seninle

    YanıtlaSil

Yorum Gönder