Geleceğe Kaygı Geçmişe Yargı Dağıtıyoruz

Geleceğe kaygı, geçmişe yargı dağıtıyoruz. Hem de o kadar kolay dağıtıyoruz ki. Olacak olan ve olmuş olan bizlere sırtımızı kambur edercesine birer yük oluveriyor... Anın kıymetini bilmekten çokça bahsediliyor. Anı yaşamanın bir adı dahi var. "Carpediem" Bununla birlikte anı yaşamanın mânâsı neydi peki ? Düşünmeden, eğlenceye bırakmak mı kendini ? Yahut tamamen unutmak mı dünü ve yarını, dünleri ve yarınları bir kenara atmak mı ?
Elbette hayır dediğinizi duyar gibiyim. Bununla birlikte karşımızdakine "anı yaşa" dediğimizde  anlaşılan direkt yukarıda bahsettiklerim olabiliyor maalesef. Gelecek için kaygı neleri barındırıyor içinde ? En basitinden yarına ne pişirsem, yarın ne giysem düşünceleri. Biraz daha ileriye gidersek, hangi mesleği seçeceğim, hangi işle meşgul olacağım düşünceleri gibi. Geçmiş yargılarla dolu. Yargılanan insanlar ve olaylar bütünü. X kişisi şöyle davranmasaydı, bu durumda olmazdık veya şunu yapmasaydım, böyle olmazdı gibi. Gelecek ve geçmiş, alıkoyuyor bizi anın kıymetini bilmekten, anı yaşamaktan. Oysa her şey dozunda olmalıydı. Anda kalabilmeliydik. Anın kıymetini daha iyi anlayabilirdik. Eksik olan neydi ? Evet  eksik parça belki de tam olarak, benliğimizi, duygularımızı, tümüyle ruhumuzu o anın bir parçası, hatta kimi zaman en değerli parçası olarak görmekti. Öyle bir parça ki ne gelecek kaygısı götürsün onu ne de geçmişe yargı alsın ellerimizden. Peki nasıl göreceğiz en değerli parça olarak anı ? Meşgul olduğumuz işten keyif almaya bakarak, zor bir an da olsa o zor anın hayat yolunda bizlere yardımcı olacak bir rehbermiş gibi olduğunu düşünerek. Kısaca iyi, güzel, zor tüm anların bize bir şeyler katacağı bilincinde o anda kalarak. Ne demiştik, geçmişe yargı, geleceğe kaygı dağıtıyoruz. Peki şimdi ne yapmalı. Kaygıları ve yargıları, bizleri andan koparan bu iki kavramı, yaşantımızın inşasında bizlerin ayağına kurşun sıkan belki de birçok işimizi tamamlanmaktan alıkoyan bu iki kavramı olabildiğince, olmaması gereken anlardan uzaklaştırmalı ki o değerli parça pırıl pırıl olsun. O en değerli parça, "an ile bütünleşen ruhumuz." Parlasın! 

20/10/22 / otobüste :)

"Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir"

Ölü Ozanlar Derneği (1989)

Yorumlar